Bugun...
SON DAKİKA

“GELECEK”

 Tarih: 11-08-2017 20:10:00
FERHAT ÇETİNOĞLU

Geçtiğimiz gün ebediyete uğurladığımız değerli inşan eğitimci – yazar GÜLDEMİR  hocanın anısına

Köylüler; amcama daha doğrusu babamın amcasına önceleri “Poruk Mevlüt” derlerdi. Amcam, hacca gidip geldikten sonra “Hacı Mevlüt” demeye başladılar.

Amcam Mevlüt’ü ben sakalıyla tanırım. Hanımı kendisinden önce ölmüştü. Köyün içinden geçen eski şosenin kenarında, yerden bir katlı ilgi çekici, içindebin bir çeşit eşya dolu evinde yaşardı. Attar dükkânı gibiydi evinin içi bu ev köyden birinin kahvehane olarak yaptığı bir binaymış, sonra amcam satın aldıktan sonra bu binayı ev haline çevirdiğini söylüyorlar.

“Nihayet göründü ıbrıcak Köyü

-Selamünaleyküm  kahveci dayı !

-Aleykümselam evlat …”

Orhan Veli’nin “Yol Türküleri” adlı bu şiirindeki “Ibrıcak Köyü” bizim köy, kahvehane amcamın evi, Kahveci dayı da amcam Mevlüt’ün kendisidir.

O kısa boylu biriydi.Tommiks adlı çocuklara ait çizgi romandaki “Konakçıya çok benzerdi. Yürüyüşü sakalı tıpa tıp “Konakçının aynısıydı. O uzaktan yanımıza doğru her gelişinde, rahmetli ağabeyime seslenir

“-Konakçıgeliyor, abi…” der güler gülerdik.

Evimin tam karşısında ahırıda vardı amcamın ahırda keçi beslerdi; hepsi deerkek, geyik boynuzu gibi iri boynuzlu, sakallı sakallı tekelerdi. Onları ormanın karşısındaki fundalığa salar kendisidekarşı yamaçtaki ormana dikilir çeşitli sesler çıkararak güderdi:

“-Taşt, taaşt , taaaaaşt ! …

-Hey , heey , heeeey !

-Taaşt!...

Ormandan her dönüşte, elinde; fındıkdeğnekleri, kısa odun parçaları, ağaç kökleri eksik olmazdı. Her köye girişinde birilerini görse içinden geldiği gibi avaz avaz konuşarak, ilahiler ve bazı gelecekle ilgili inanılması zor sözler şöyleyi verirdi.

“-Men dakkadukka!..

-Depme kapımı , deperler kapını !..

-Büyük güccük bir olacak , unutma kalkacak!..

-Bina ve zina artacak!..

-Mağrıptan bakınca maşrık görünecek !..

-İsa (a.s.) gelecek, ak minareye inecek, Şam’a Şam’ a, ak minareye inecek.

-Güneş batıdan doğacak !..

Daha çoğunu unuttuğum gelecekle ilgili birçok sözü dediğim gibi devamlı söylerdi. Köyden bazıları;

“- Deli Mevlütdeli, vallahideli, bazılarıda ;

“-Evinde sabaha kadar uyumaz ilahi söyler, Kur-an okur o, ne delisi, veli o veli derlerdi.

   Gerçekten de o evinde, geceleridevamlı Kur’an ve ilahiler okuyarak sabahları buluyordu.

    Kırk dörtteki Bolu- Gerede depremini de önceden haber verdiği söylenir. Amcamın depremden eğilen çanı evini zincirle bir ağaca bağladığını köylüler anlata anlata bitiremezler.

       Ara sıra girdiğim evinde ufak-tefek bir sürü eşyayı gözlemek benim baş merakımdı. Sigara ağızlıkları, tabakalar, at boncukları, urganlar, semerler, tesbihler, çakılar, bıçaklar, nallar, mıhlar, daha neler neler… Kendi için değilde sanki çocuklar için toplamıştı, ordanburdan eşyaları…

Ben bebekken çok kar yağmış, çok soğuk olmuş. Beşikte ben ağlarken dayanamamış anneme:

“-Git ağaç kümesi boz, yak, Fatime; Çocuk ağlamasın demiş.

Yine ben çocukken onunla ormana gider eşeklere yüklediğimiz odunları, yükü iki buçuk liraya şehirde satardık. Her seferinde bir yük parasını bana verir bende o paraları biriktirerek panayır harçlığı yapardım.

        Öğretmen okulunda okuduğum yıllarda, bir gün başına toplanmış halka bir şeyler anlatırken rastladım. Yine o gelecekten bahsediyor söylüyor söylüyordu:

“- İsa aleyhi selam gelecek !..

-Mağrıktan , maşrık görünecek !..

-(… )         

Bir ara fırsatını bulup:

“-Amca sen bunları nerden biliyorsun “. Dedim.

“-Oğlum.dedi, ben bunları kafadan söylemiyorum. Eskiden sürek sürdüğüm yıllardagonakladuğum handa gonuşan, okuyan hocalardan duydum. Bende duyduğumu söylüyon sadece demişti.

Ömrünün son yıllarını amcam şehirdeki Cumhuriyet Meydanı yakınlarındaki kulübesinde geçirdi. Ormandan getirdiği odunları kulübesinin önüne yığıp satarak geçimini sağlıyordu. Bir gün şehrin meydanında bir gençlik çatışması oldu. Amcamın odunlarını kapanlar birbirlerine saldırmışlardı. Çatışma sonunda dağılan odunlarını zorlukla toplamaya başladığı sırada olayı görüntülemeye çalışan çok satan bir gazetenin objektifine yakalanmıştı. Kucağında odunlarıyla bir gün sonra gazetecinin baş sayfasında odunlarıyla yer almıştı. Resmin altında ise :

 

 “SİLAHLAR TOPLANIYOR”

-Bir başka savaşta kullanılmak üzere silahlar toplanıyor_” diye yazıyordu.

Zavallı amcam odunlarını kurtarma pahasına suçlu ilan ediliyordu.

O günden sonra gazetelerin haberlerindeki doğruluğu çok az bulurum.

O öleli yıllar oldu. Kahvehaneden dönme evi yıkıldı. Şimdi yerinde imam evi ve köy aş evi yapıldı.

Oradan her geçişimde amcamı, daha doğrusu babamın amcasını hala konuşuyormuş sanırım:

“- Men dakkadukka!..

-Depmegapımı , deperlegapını!..

-Büyük küçük bir olacak  utanma galkacak!..

-isaAleyhi selam gelecek !..

Hele ormanda keçilere seslenişi hala kulaklarımda .Aklıma geldikçe ben de sesli tekrar ediyorum bazen :

“-Taşt , taaşt, taaaaşt !..

-Hey , hey, heeeey!..

-Taaaşt!..

  İlahi amca ..

“-Yunis Anana, bubanabak .

-Men dakka , dukka derdin ;Ağabeyim ve baban bildiğin gibi yanındalar . Yakında bizde geliyoruz…

Ha, unuttum, dediklerin hep çıkıyormuş, köylüler öyle söylüyorlar seni rahmetle anıyorlar.

 

                                                                                             

MekânıCennet YUNUS GÜLDEMİR

Hazırlayan:FERHAT ÇETİNOĞLU

Tarih:10-AGUSTOS-2017

  Bu yazı 1866 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  YAZARLARIMIZ
YUKARI